Malatya'nın bir köyünden ülkenin son 60 yılında yaşananları bir masal tarzında bizlere ulaştırmaya çalışmış yazar. Bu 60 yıllık süreçte ülkedeki siyasi dalgalanmaları mizahla karıştırarak çok zaman canımızı yakarak bizlere güzel bir şekilde servis etmiş Evrim Alataş. Sadece siyasi dalgalanmaları değil o yörede yaşayan insanların sosyal alandaki, inanç alanındaki değişimleri de değiniyor. Kitabın sonunda ise (kendi adıma konuşuyorum) hiç beklemediğim hatta beni çok şaşırtan birinin ağzından tüm bu hikayeyi okuduğumu anlıyorum.
_Rüyanızda şeytanla mücadele ettiğinizi gördüğünüzde fark edeceksinizdir ki mücadele ettiğiniz yalnızca kendinizdir. Düşünü gördüğümüz kimse, İçimizdeki diğer yandır. Tanrım şükürler olsun ki beni böyle yaratmamışsın. Düş, düşü gören kişiye değil, bir topluluğa, halka, insanların tümüne aittir. Gelecekteki kişiliğimiz çok önceden oradadır ama
_Psişe, insan zihninin, bilincinin ve bilinç dışının tamamıdır. Galaksilerin ardında tanrıyı aramayı hayal edemeyiz. Her şey psişenin ürünüdür. Eski yunanca'daki psyche sözcüğü, "kelebek" anlamına gelir." Latince'deki animus ruh ve anima can, eski yunanca anemos rüzgar sözcüğüyle aynı köktendir.
_Vücudun merkezi de başta
Hele de köyün ortasındaki derenin etrafında bahçesi olanlar... Bırakın kargayı, sivrisineklerle kavgaya tutuşuyorlar, en nihayetinde, "İnsanın kıldan bir siki olacak da bunları teeek tek sikecek ulan," diye sineklerin tepesine şaplatıyordu.
Şuanki haleti ruhiyeme uymadı. Belki ben beceremedim sonra tekrar devam edeceğim nasipse. Yazarın genç yaşta hayatını kaybetmesi ve Diyarbakır’dan olması okumam için bir etkendi benim bakalım tekrar okursam yine girdi yaparım hakkında